CUMHURİYET
Batı dillerinde cumhuriyetin
karşılığı, ulusun kendisini yönetmesi anlamına gelir. Cumhuriyet
rejiminde iki unsur çok önemlidir:
a- İdare edilenler
b- İdare edenler
Bu iki unsurun sahip olası gereken özelliklerin başında
dürüstlük gelir. Cumhuriyet rejiminde her iki tarafında dürüst
ve namuslu olması gerekir. Rejimin demokrasi paltformuna
oturtulması şarttır.
Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı
ile yaşatılmalıdır. Bu nedenle cumhuriyete hayat veren
damarların başında demokrasi gelir. Gerçek cumhuriyet
rejimlerinde sistemin demokrasi ile olan ilişkisi çok önemlidir.
Çünkü iç ve dış tehlikelere karşı cumhuriyet kendisini sert ve
katı bir şekilde ama demokrasinin gerekleri içinde koruyacaktır.
Bunların dışına çıkılmaması gereklidir, aksi taktirde demokrasi
ile cumhuriyet arasında kopukluk başlar. Bundan da en büyük
zararı cumhuriyet rejimi görür. Onun için cumhuriyet
yöneticileri daima uyanık ve gözleyici durumda olacaklardır.
Demokrasiyi benimsemiş siyasi rejimlerdeki cumhuriyetlerde
özgürlüklerin kullanılma alanları, demokrasinin kuralları ile
sınırlandırılmıştır.
Demokratik
sistem ile idare edilen cumhuriyetlerde hiç kimsenin sınırsız
hak ve hukuku yoktur. Sınırsız hak ve hukukun olduğu rejimlere
de demokrasi veya cumhuriyet denemez. Çünkü demokrasilerde ve
demokratik cumhuriyetlerde kişilerin ve dolayısıyla toplumların
özgürlükleri hukuk yolu ile güvence altına alındığı gibi,
buların sınırları da adaletin kalemi ile çizilmiştir. Bu kısa
açıklamadan sonra Atatürk'ün cumhuriyet ve devlet anlayışına
değinelim.
Atatürk, kurmuş olduğu genç Türk Devletinin yapısını 29 Ekim
1923 tarihinde cumhuriyetin temelleri üzerine oturturken, en
kısa zaman da bunun gereği olan demokrasiye geçileceğini
öngörüyordu. O da siyasi alanda demokrasinin çok partili
sistemle gerçekleşeceğinin bilincindeydi.
Atatürk'ün zamanımızdan yaklaşık üç çeyrek asır evvel
cumhuriyet için söyledikleri, bugün hala bazı batı ülkelerin
elde etmeye çalıştıkları düşüncelerdir. O söylediklerimi
bilimsel bir temel üzerine oturtmamış olsaydı, bu kadar zaman
sonra düşünceleri hala güncelliğini koruyabilir miydi? Atatürk
sadece bilgili bir asker, uzak görüşlü bir devlet adamı değil
aynı zamanda gerçek bir düşünürdü. Ayrıca sadece düşünce
üretmekle kalmamış, bu düşünceleri gerçekleştirerek, üçüncü
dünya ülkelerine bağımsızlığın ve kurtuluşun yolunu da
göstermiştir. Bugün bağımsızlık savaşı veren pek çok ülkede
Atatürk adı hala bir bayrak gibi dalgalanıyorsa nedenini burada
aramak doğru olur.
29 Ekim 1923 günü ilan edilen cumhuriyetin alt yapısını Atatürk
aşama aşama nasıl hazırlamıştı ?
Cumhuriyet laik bir sistem üzerine kurulacaktı. Yani
cumhuriyet idaresinde ne halifeye ne de onun kalıntılarına yer
vardı.
Cumhuriyeti
adaletli bir adalet sistemi koruyacaktı. Cumhuriyetin genç
kuşakları çağ dışı kara kafalılar tarafından değil, aydın
bağımsızlık ve hürriyetin değerini bilen aydın kafalı
öğretmenler tarafından yetiştirilecektir. İmparatorluktan kalan
mantık dışı ne varsa hepsi kaldırılacak, cumhuriyetin temelini
müspet ilim oluşturacaktır. Cumhuriyetin yalnızca kanunlar ile,
devlet zoru ile ve yasaklarla korunamayacağının bilincinde olan
Atatürk, onun gerçek değerini anlayabileceğini söyleyebilmiştir.
Geçen zaman içerisindeki olaylar bu ileri görüşlü devlet
adamının ve düşünürünün ne denli haklı olduğunu göstermiştir.
Bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğunun ulus olma hakkına
sahip olamayacağını vurgulayan Atatürk, ulusun bilinçlendiği
oranda hak ve hukukuna sahip çıkacağını biliyordu. Bu nedenle
eğitim ve kültüre çok önem vermiştir. Onun, bir bakıma kültürü,
cumhuriyetin temellerinden biri olarak görmesindeki neden budur.
Atatürk'e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir.
Ona layık olmak da gereklidir. Bunun içinde gereken yol gene
eğitimden geçiyordu.
Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili,
çağdaş eğitim almış olan gençler, savaş alanlarında bu uğurda
şehit düşen askerlerden çok daha iyi bilebilirlerdi Bağımsızlık;
hürriyet, cumhuriyet bundan böyle savaşarak değil, bunları
değeri bilinerek korunacaktı. Onun için kılıçla elde edilen
zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle
taçlandırılmalıydı.
|