Bayrak ve Sancak Sevgisi


Bayrak ve Sancak Sevgisi



Bayrak bir milletin şerefi, istiklâl ve hürriyetinin sembolüdür.


Peygamberimizin zamanında yapılan savaşlarda İslâm ordularında bayrak bulunur ve buna çok önem verilirdi. Hayber savaşında büyük kahramanlık gösteren Hz.Ali'ye bayrağı bizzat Peygamberimiz teslim etmiştir. İstanbul'un fethinde Ulubatlı Hasan bayrağımızı surlara dikerek fethin ilk müjdesini vermiş, kendisi diktiği bayrağın dibinde şehit olmuştur.


Müslümanlarla Bizanslılar arasında 629 yılında yapılan Mû'te savaşında İslâm ordusunun kumandanı Hz. Zeyd idi. Peygamberimiz İslâm ordusunu Medine'den uğurlarken sancağı kendi eliyle ordu kumandanı olan Zeyd'e teslim etmiş ve: «Eğer şehit olursan sancağı Cafer alacak...» demişti. Savaşta Zeyd şehit düşünce Peygamberimizin buyurduğu gibi Sancağı Hz.Cafer almıştı. Savaş bütün şiddeti ile devam ederken bayrağı taşıyan Cafer'in sağ eli kesilince onu sol eline almış, o da kesilince iki kolu arasına alıp sımsıkı sarılmış, şehit oluncaya kadar bayrağı yere düşürmemiştir.


Görülüyor ki, bayrağa müslümanlıkta kutsal bir değer verilmiş, saygı duyulmuştur. Rengini şehitlerin kanından alan ay-yıldızlı bayrağımız Türk milletinin istiklâl ve hürriyetinin sembolüdür. Bayrak sadece bir kumaş parçası değildir. Bayrak milletimizin namus ve şerefinin nişanı olan manevi değeri çok yüksek bir varlıktır.


Bayrağı sevmek milletimizi sevmektir.


Bayrağa saygı göstermek milletimizin namus ve şerefine saygı göstermektir.



BAYRAK



Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,


Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,


Işık ışık, dalga dalga bayrağım,


Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.



Sana benim gözümle bakmayanın


Mezarını kazacağım.


Seni selâmlamadan uçan kuşun


Yuvasını bozacağım.


Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder


Gölgende bana da, bana da yer ver


Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:


Yurda ay-yıldızın ışığı yeter.


Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün


Kızıllığında ısındık;


Dağlardan çöllere düşürdüğü gün


Gölgene sığındık.


Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;


Barışın güvercini, savaşın kartalı,


Yüksek yerlerde açan çiçeğim


Senin altında doğdum,


Senin dibinde öleceğim.


Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim,


Yer yüzünde yer beğen!


Nereye dikilmek istersen,


Söyle, seni oraya dikeyim,



Arif Nihat ASYA





Bu bilgi 1665 kez okunmuştur.





E-sehir.com © 2004 - 2024, Türkiye Şehir Rehberi ve Bilgi Kaynağı